Bursa’da, Nilüfer Belediyesi’nin “Çağımızda İnsan” temasıyla düzenlediği Felsefe Buluşmaları’nın ilk konuğu Prof. Dr. Betül Çotuksöken oldu. Çotuksöken, kadın haklarını felsefi bir perspektifle ele alarak, erkek egemen toplumsal yapının neden olduğu eşitsizliklere dikkat çekti.
BURSA (Bursa Kuşu) – Nilüfer Belediyesi tarafından hayata geçirilen Nilüfer Felsefe Buluşmaları’nın “Çağımızda İnsan” temalı ilk etkinliği, Nilüfer Pancar Deposu’nda gerçekleşti. Türk felsefe alanında önemli bir isim olan Prof. Dr. Betül Çotuksöken’in katıldığı etkinlikte, “Kadının İnsan Haklarını Felsefi Söylemle Gerekçelendirmek” başlıklı söyleşi felsefe tutkunlarından yoğun ilgi gördü.
Etkinliğin açılışında konuşan proje yürütücülerinden Prof. Dr. Kadir Çüçen, Türkiye’deki kadın filozofların önemini vurgulamak amacıyla bu yılki söyleşilerin kadın filozoflara odaklandığını ifade etti. Nilüfer Felsefe Buluşmaları kapsamında 8 kadın filozofu ağırlayacaklarını belirten Prof. Dr. Çüçen, “Eğer kendi insanımıza ve kadın filozoflarımıza değer vermezsek, başkaları da vermez” dedi.
Felsefeyi toplumun her kesimine yaymayı amaçladıklarını dile getiren proje yürütücüsü Ceren İplikçi, bu konudaki destekleri için Nilüfer Belediyesi’ne teşekkür etti.
“21. YÜZYIL KADINLARIN YÜZYILI OLACAK”
Prof. Dr. Betül Çotuksöken, 21. yüzyılın kadınlar için önemli bir dönüm noktası olacağını belirtti. Kadınların tarih sahnesine geç çıkışını ele alan Çotuksöken, “Kadınların ev yaşamının dışına çıkması ve okur-yazarlık ile bilgiye erişimi oldukça geç başladı. Bu nedenle, birçok sorumluluğu üstlenen kadınların başarıları son derece kıymetli” dedi.
“Antropontoloji” adını verdiği insan merkezli felsefi yaklaşımını tanıtan Prof. Dr. Çotuksöken, bu yaklaşımın bireylerin özgünlüğünü vurguladığını ifade ederek, felsefenin insan varlığıyla paralel bir düşünme ve yaşam tarzı sunduğunu söyledi.
Günümüzde düşünmenin ve yaşamanın gerekçesini anlamanın önemine dikkat çeken Çotuksöken, “Felsefe, öncelikle bir bakış açısıdır ve bu bakış açısının insan merkezli olması gerekir” şeklinde konuştu.
TOPLUM CİNSİYET VE DEĞER YARGILARI
20. yüzyılda gündeme gelen toplumsal cinsiyet kavramının önemini vurgulayan Çotuksöken, biyolojik cinsiyetin ötesine geçildiğini ifade etti. “Uzun bir tarih birikimi ile oluşan değer yargıları, insanı doğru bir şekilde görmemizi engelliyor. Kadın-erkek ilişkilerinin sağlıklı olabilmesi için toplumsal, tarihsel ve kültürel değer yargılarından arınmamız gerekiyor” dedi.
Betül Çotuksöken, kadın ve erkek kavramlarının üzerindeki toplumsal yükleri de ele aldı. Bu yüklerin sanata, günlük dile ve insan ilişkilerine yansıdığını belirten Çotuksöken, “Bu yüklerle en etkili şekilde başa çıkmayı başaran alan felsefedir” ifadelerini kullandı.
Konuşmasında cinsiyetçi iş bölümüne de değinen Çotuksöken, kadınların kamusal alana katılımının hala sorunlu olduğunu kaydetti. Çocuk ve yaşlı bakımı gibi görevlerin sadece kadınlara yüklenmesini eleştiren Prof. Dr. Çotuksöken, “Bu işler kıymetli ama hepimizin üstlenmesi gereken sorumluluklar. Cinsiyete dayalı iş bölümü yerine, herkesin ortak sorumluluk alması gerekiyor” dedi.
İnsanlar arasındaki farklılıkların cinsiyete dayalı değil, bireysel olduğunu vurgulayan Çotuksöken, eğitimin bu konudaki belirleyici rolüne dikkat çekti. Çotuksöken, “Kültürel kalıplarla oluşturulan özcü eğitim anlayışı ayrımcılığı besliyor. Bilim ve felsefenin birlikte çalışması, toplumsal yapıyı gerçek bir birliktelik alanı haline getirmek için en büyük yardımcımızdır” şeklinde konuştu.
Yorumlar kapalı.