Dünya Sağlık Örgütü (WHO), 1-4 yaş aralığındaki çocukların her gün en az 3 saat, daha büyük çocukların ise günde en az 1 saat orta veya yüksek tempolu fiziksel aktivite yapmaları gerektiğini belirtmektedir. Ancak, pek çok çocuk bu önerilen sürelerin çok altında kalmaktadır.
İSTANBUL (Bursa Kuşu) – IGLU Soft Play’in desteklediği araştırmalar çerçevesinde, Letonya’daki Children’s Clinical University Hospital’dan fizyoterapist Sandra Kraukle, erken dönem hareket deneyimlerinin çocukların sinir sistemi gelişiminde önemli bir rol oynadığını ifade etmektedir. Sandra, çocukların hareket ederek sadece kas gelişimini değil, aynı zamanda denge, koordinasyon, yön algısı ve vücut farkındalığı gibi bilişsel becerilerini de geliştirdiklerini vurguluyor. Bu deneyimler, “propriosepsiyon” olarak adlandırılan vücudun pozisyonunu ve hareketini algılama yetisini güçlendirmekte ve çocukların daha kontrollü ve dengeli bir şekilde hareket etmelerine yardımcı olmaktadır.
ERKEN YAŞTA HAREKET, BEYNİN GELİŞİMİNİ DESTEKLİYOR
Araştırmalar, farklı yaş gruplarındaki motor gelişim süreçlerinde oyunla desteklenen hareketin olumlu etkilerini net bir şekilde ortaya koymaktadır.
Bebeklik dönemi: Destekli pozisyon alma, emekleme öncesinde çekirdek kasların gelişimi ve simetrik hareketlerin sağlanması açısından büyük bir önem taşımaktadır.
1-3 yaş arası: Tırmanma, çekme, itme ve denge kurma gibi hareketler, kas gücünü artırmakla kalmayıp, yürüyüş dengesini ve vücut koordinasyonunu da geliştirmektedir.
3-6 yaş arası: Bu dönemde çocuklar, kendi küçük parkurlarını oluşturmaya ve blokları bir araya getirerek yaratıcı oyunlar tasarlamaya başlar. Bu süreç, problem çözme ve planlama becerilerini harekete geçirir.
Okul çağı: Fiziksel aktiviteler, kas gelişiminin yanı sıra postür, dayanıklılık ve grup içindeki iş birliği becerilerinin güçlenmesi açısından da kritik bir öneme sahiptir.
Uzmanlar, fiziksel aktivitenin eğlenceli hale getirilmesinin çocukların bu alışkanlığı sürdürebilmesi için çok önemli olduğunu ifade ediyor. Yapılandırılmış oyun alanları, yumuşak ve güvenli materyallerle oluşturulmuş hareket alanları veya ev içinde basit parkurlar, çocukların hem eğlenmesini hem de öğrenmesini teşvik etmektedir. Sandra Kraukle, “Bir çocuk keyif alıyorsa, öğrenmeye açıktır.” diyerek, “Fiziksel deneyimle desteklenen her oyun, aynı zamanda bilişsel bir süreçtir.” sözleriyle bu konunun önemini vurgulamaktadır.

Yorumlar kapalı.