Uluslararası alanda gerçekleştirilen yeni bir araştırma, endüstriyel hayvancılığın iklim ve biyoçeşitlilik krizlerini tetikleyen en önemli ve çoğunlukla göz ardı edilen faktörlerden biri olduğunu ortaya koyuyor.
ACCESS Newswire / LONDRA, BİRLEŞİK KRALLIK (Bursa Kuşu) – Animals dergisinde yayımlanan çalışma, endüstriyel hayvancılığın iklim ve biyoçeşitlilik krizlerinin en güçlü ama sürekli ihmal edilen nedenlerinden biri olduğunu vurguluyor. “Kaybolan Hedef: Endüstriyel Hayvancılık Neden İklim Gündeminin Merkezinde Olmalı” başlıklı analiz, 47 uluslararası çalışmanın verilerini bir araya getirerek, küresel iklim hedeflerine ulaşmak için hayvancılık üretiminin azaltılması ve bitki bazlı gıda sistemlerinin benimsenmesinin elzem olduğunu ortaya koyuyor.
ARAŞTIRMA İLE İLGİLİ ÖNEMLİ BULGULAR
Küresel araştırmalar, hayvancılığın yıllık toplam sera gazı emisyonlarının yüzde 12 ila 20’sine katkıda bulunduğunu göstermektedir; en kapsamlı araştırmalar ise bu oranın daha fazla olduğunu ortaya koyuyor.
Günümüzdeki en güncel hesaplama yöntemleri — ormansızlaşma, dip trol avcılığı ve belirli atmosferik kirleticilerin soğutma etkilerini de dahil eden analizler — küresel ısınmanın yüzde 52’sinin hayvansal tarımdan kaynaklandığını ortaya koymaktadır.
Hayvansal üretim, tarım arazilerinin yüzde 80’inden fazlasını kaplarken, dünya genelinde tüketilen kalorilerin yalnızca yüzde 18’ini ve proteinin ise yüzde 37’sini sağlamaktadır. Bu durum, hızla artan nüfusun gelecekteki gıda ihtiyacını karşılamayı zorlaştırmaktadır.
Diğer gıda kaynaklı çevresel etkiler arasında, sektörün ötrofikasyonun yüzde 50’sine ve toprak asitleşmesinin yüzde 32’sine neden olduğu ifade edilmektedir.
Hızla gelişen bölgelerde, özellikle yükselen ekonomilerde mevcut üretim trendleri devam ederse, hayvancılıktan kaynaklanan emisyonların en keskin artışı göstermesi beklenmektedir.
Biyoçeşitlilik araştırmaları, et ağırlıklı beslenme biçimlerinin, bitki bazlı diyetlere kıyasla üç ila dört kat daha fazla biyoçeşitlilik kaybına yol açabileceğini ortaya koymaktadır.
BİTKİ BAZLI DÖNÜŞÜMÜN ÖNEMİ
Analiz, beslenme alışkanlıklarının değiştirilmesi için çevresel açıdan güçlü gerekçeler sunmaktadır. Bitki ağırlıklı beslenme modeline geçiş, sera gazı emisyonlarını önemli ölçüde azaltabilir, ormanlar ve tatlı su sistemleri üzerindeki baskıyı hafifletebilir ve yem bitkileri ile hayvansal atıklardan kaynaklanan besin kirliliğini azaltabilir. Bu dönüşüm, iklim üzerindeki etkileri azaltmanın yanı sıra ekosistemlerin onarılmasına ve yaban hayatının korunmasına katkı sağlayacaktır.
POLİTİKA YAPICILAR İÇİN ÖNERİLER
Araştırmacılar, küresel iklim çerçevelerinin — iklim zirveleri ve Paris Anlaşması kapsamındaki ulusal planlar dahil — hayvansal ürün üretimi ve tüketimini azaltmaya yönelik net hedefleri içermesi gerektiğini vurguluyor. Bu sektöre müdahale edilmeden, küresel ısınmayı 2°C’nin altında tutma şansının ciddi şekilde tehlikeye gireceği belirtiliyor.
Analiz ayrıca, etkili ve adil çözümlerin bölgesel koşulları dikkate alması gerektiğinin altını çizmektedir. Gelişmekte olan ekonomilerde, beslenme dönüşümleri gıda güvenliği, kültürel tercihler ve çiftçiler için adil geçim koşullarıyla uyumlu olmalıdır.
GIDA VE İKLİM İÇİN BİR DÖNÜM NOKTASI
Araştırmanın lideri Jenny Mace, “Hayvancılığın COP30 gibi önemli iklim ve çevre politikası etkinliklerinde daha fazla dikkate alınması gerekiyor. Hayvansal tarımda önemli bir küçülme olmadan iklim ve sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmak oldukça zor olacaktır.” şeklinde ifade etti.
Ortak yazar, veterinerlik profesörü Andrew Knight, “Endüstriyel hayvancılık, küresel iklim politikalarının kritik bir göz ardı edilen alanıdır. Ancak gıda sistemi reformunu — özellikle hayvansal ürünlerin azaltılmasını — iklim eyleminin merkezine yerleştirmek, hem insanlar hem de gezegen için büyük faydalar sağlayabilir.” dedi.
Ortak yazar, Sinergia Animal temsilcisi Fernanda Vieira ise, “Endüstriyel ölçekli çiftlikler, biyoçeşitlilik kaybı, ormansızlaşma, iklim değişikliği ve zoonotik hastalıkların ortaya çıkmasının temel itici gücüdür. Bu birbirine bağlı sorunlarla yüzleşmediğimiz takdirde, iklim, sağlık ve sürdürülebilirlik hedeflerimize yönelik anlamlı ilerleme sağlamak zor olacaktır.” şeklinde konuştu.
İletişim Bilgileri
Jenny Mace
St Andrews Üniversitesi, Etik, Felsefe ve Kamu İşleri Merkezi (Birleşik Krallık)
[email protected]
Prof. Andrew Knight
Griffith Üniversitesi, Çevre ve Bilim Fakültesi (Avustralya)
[email protected]
KAYNAK: Sustainable Pet Food Foundation (Sürdürülebilir Evcil Hayvan Maması Vakfı)

Yorumlar kapalı.